top of page

Bir özgünlük sanatı: Wabi Sabi

Japon kültürüne derinlemesine yerleşmiş olan Wabi Sabi kavramı, her ne kadar bir tasarım kavramı gibi anılsa da, kendimizi özgün bir şekilde kucaklayabileceğimize dair değerli bilgiler sunar.


Wabi Sabi'yi anlamak

Özünde; kusurların güzelliğini, değişimin kaçınılmazlığını ve özgünlüğü takdir etmeyi teşvik eden Wabi-Sabi kavramı, sadeliği, alçakgönüllülüğü ve şimdiki anla gerçek bir bağlantıyı vurguluyor. Asimetriyi ve düzensizlikleri kucaklamaya dikkat çeken Wabi Sabi, doğadaki ve gündelik hayattaki güzelliğin; yıpranmış yüzeylerde, solan renklerde, varoluşun çatlaklarında bulunabileceğini öğretiyor.



Wabi Sabi felsefesinde yaşayan bir kadın


Wabi Sabi felsefesinin tohumlarında karşımıza çıkan bir başka kavram ise; Kintsugi. Japon çay seromonileri tarihinde kökleri olan bu kavram; 14. yüzyılda Muromachi döneminde Japonya'nın üçüncü şogunu Ashikaga Yoshimitsu’nun, en sevdiği çay kasesini kırıp tamir edilmesi için Çin'e göndermesi, kasenin kırık parçalarını bir arada tutmak için kullanılan metal zımbaların çirkinliği karşısında dehşete düşüşü, zanaatkarlarını daha hoş bir çözüm bulmaya çağırışı ve bunun sonucunda onarım için lake ve altın tozunun kullanılarak kasedeki doğal güzelliğin ortaya çıkarılıp sergilenmesi ile ortaya çıkmış. Bu yöntem, "altın" anlamına gelen kin ve "doğrama" anlamına gelen tsugi'den gelen Kintsugi kavramını doğurmuş. Kintsugi, zamanın geçişinden kaynaklanan aşınma ve yıpranmayı vurgulayarak Zen'in geçicilik değerini somutlaşmış. Yalnızca bir tasarım sanatı olmaktan çıkan Kintsugi; insanoğlunun iyileşmiş yaralarının güzelliği için bir metafor olarak kullanılmış.


Japon Zen felsefesinde Wabi Sabi

İnsan ruhunun ebediliğine, simetriye ve mükemmeliğe değer veren Batı yaklaşımına belirgin bir tezat oluşturan Wabi Sabi felsefesi, zamanın geçişine tanık olup, hüzünlü bir melankoliye giren bizler için içselleştirmesi zor bir kavram gibi gelebilir. Ancak geçiciliğin gerçekliğine odaklanıp, yaşlanma ve eskimeyi bilgelik olarak kutlayan Zen yolu kusuru özgünlüğe dönüştürmeyi seçer.


Zen felsefesine göre Wabi Sabi yedi estetik ilkeye dayanır:

Kanso — Basitlik

Fukinsei - Asimetri veya Düzensizlik

Shibumi – Abartısızın güzelliği

Shizen – İddiasız doğallık

Yugen – İnce zarafet

Datsuzoku – Özgürlük

Seijaku – Huzur


Bu estetik temellerin yedisinin de anahtarı özgünlüktür. Süslenmemiş doğallık, sentetik yapaylıktan arınmışlık, kendini ve nesneyi olduğu haliyle kucaklamak, kusurun vurgulanmasından muaf olmak ve kusurları kaldırmaktan ziyade yıpranmışlıkları açıkça sergilemek günümüz dünyasına ne kadar yabancı öyle değil mi? Estetik odaklı yaşadığımız, filtrelerle bambaşka figürlere dönüştüğümüz, kendimizden hoşnutsuz olma halini iliklerimize kadar hissettiğimiz bir dünyaya Wabi Sabi kavramını hayatımıza dahil etmek akıl almaz bir delilik gibi görünebilir. Ancak Wabi Sabi felsefesi her ne kadar gözle görünen, materyal kavramlar için kullanılsa da, kendimize ve başkalarına karşı şefkati ve kırılganlığımızın kabulünü, özgünlüğü ve yaşamın getirilerini kucaklamayı vurguluyor.


Wabi Sabi ve Özgünlük

Özgünlük, Wabi-Sabi felsefesinin temelini ifade ediyor. Bizi mükemmelliğe odaklayan ve gerçek benliklerimizi maskeleyen bir dünyada, Wabi Sabi bize samimi olmayı ve kusur diye adlandırıdığımız yönlerimizi kabul etmeyi hatırlatıyor. Toplumsal beklentilerden uzaklaşıp, kendimiz ve çevremizle ilgili derin bir farkındalığa ulaştığımızda; kendini kabul, benzersiz tuhaflıklarımızı sarmalama, yaralarımızdan iyileşme, zayıf noktalarımızı benimseme, kendimizi özgün bir şekilde ifade etme, diğerleriyle anlamlı ve şefkatli bağlar kurma gücünün kilidini de açmış oluyoruz.


Wabi Sabi ve Geçicilik

Kaçınılmaz bir gerçek olan geçicilik kavramı Wabi Sabi felsefesinin temellerinden biri. Anın kıymetini bilmeyi, bağımlılıklardan kurtulma sonucunda ızdırabın son bulmasını öğreten Wabi Sabi bakışı, farkındalıkla yaşamanın anahtarını da sunuyor. Hedeflere ve başarılara odaklanarak yaşamak yerine, varış noktasına takıntılı olmaktan çıkıp, yolculuğu kucaklamayı teşvik eden Wabi Sabi felsefesini benimsediğimizde, hayatın sürekli bir büyüme ve dönüşüm süreci olduğunu kabul ederek, mükemmelliğe ulaşma baskısından kurtulabiliyoruz. Bu kabullenme ile de, özgürlük ve daha derin bir tatmin duygusu buluyoruz.


Günlük hayata Wabi Sabi bakışı

Yolculuk zihniyetini geliştirmek

Varış noktasına takıntılı olduğumuzda, kısa ömürlü, anlık tatminler yaşarız. Bu da bizi hedefe ulaştığımızda hissettiğimiz haz odaklılıktan öteye götürmez. Ancak yola odaklılık karşımıza çıkan her detayda deneyim kazanmak, farklı donanımlar edinmek ve yaşamın içine yerleşmek gibi farkındalıklara götürür.


Mükemmeliyetçilik tuzaklarına düşmemek

Beraberinde eleştiri, suçluluk, yetersizlik, hırs, kin gibi duyguları da getirebilen mükemmeliyetçilik kavramının yaşantımızdaki yansımalarına baktığımızda, bizi ötekilerden uzaklaştıran, insanlarla bağ kurmamıza engel olan desenleri de görürüz. Bunun yerine işbirliğini, yardımlaşmanın gücünü, farklılıkların özgünlüğünü görmeyi seçtiğimizde kendimizdeki eksiklikleri, kusurları ve yetersizlikleri kucaklamayı da öğreniriz. Kusursuzluk için çabalamak yerine, kendimizdeki ve çevremizdeki kusurların benzersizliğini ve güzelliğini tanımayı ve hatta kutlamayı seçebiliriz.


Wabi Sabi yaşam tarzını benimsemek

Batı’nın materyalist, tüketim odaklı, hırslı ve ebedi gençliği ödüllendiren yaklaşımına keskin bir tezat oluşturan Wabi Sabi yaşam tarzını benimsemek her ne kadar zor bir seçim gibi görünse de, çorap söküğü gibi akışkan bir şekilde hayatımıza yerleşebilir. Yaşam alanlarımızdaki fazlalıklardan kurtulmak, sentetik eşyalardan arınmak, doğa ile bütünleşik yaşamak, az çoktur kavramı ile barışmak, konuşma şeklimizden beden hareketlerimize kadar her alanda yavaşlamak Wabi Sabi yaşam tarzına geçişin ilk adımları olabilir. Meşgul olmayı yüceltmek yerine dinlenmek için zaman yaratmak, besinlerimizi seçerken farkındalıklı yaklaşmak, maruz kaldığımız insanlar ve hikayeler konusunda seçici davranmak ve yaşlanmayı bilgelik kavramı üzerinden değerlendirmek, hayatlarımızda şaşırtıcı farklar yaratabilir.


O zaman kendi kusurlarımı değiştirmemeli miyim?

Tüm bunları masaya yatırdığımızda, kişisel değişim, gelişim ve dönüşüm odaklı olmanın Wabi Sabi kavramına zıt bir yaklaşım olduğu fikrine varabiliriz ve bu da biraz kafa karıştırıcı olabilir. Yani kusurlarımızın, olumsuz diye etiketlediğimiz yanlarımızın olduğu gibi kalması ve olduğu haliyle kucaklanması gerektiğini düşünebiliriz. Ancak Wabi Sabi’nin kusurlu ve kullanılamaz olanın özgün bir şekilde işlevli hale getirilmesi, mevcut durumun işler olmaması halinde basitleştirilerek işler hale getirilmesi, dönüşümün ve değişimin kaçınılmazlığını unutmamak, kendimizdeki kusurları estetik ve özgün dokunuşlarla dönüştürmenin sanatsal yönlerini keşfe çıkmak gerekiyor.



Tüm bunlara bakarken kullanabileceğimiz en güçlü araç elbette meditasyona oturmak. Kendimizle ilgili derin farkındalıklara varmamızı sağlayan ve kırgınlıklarımızı, deforme olmuş yanlarımızı ve kusurlarımızı sarmalamak için ilk adım olan daha şefkatli bir yolunu biliyor musunuz?

Ben bilmiyorum.

Öpücük

🌼


9 görüntüleme

Comments


mindfulness meditasyonun temelleri-papsmood.webp

Meditasyonun derin ve dingin dünyasına adım atmaya hazır mısın?
 

 Nefes al, gevşe ve içsel yolculuğuna başla.

bottom of page