Öfke yıkıcı sonuçlara varabilen, sağlığımıza zarar verebilen, güvenliğimizi tehdit edebilen, muhakeme yeteneğimizi elimizden alabilen, toplumsal sorunlar yaşamamıza sebep olabilen ve başımıza dert açabilen duygulardan biri.
Tamam da öfkeden kaçmak, öfkeyi bastırmak ve öfkelenmemek mümkün mü daha da önemlisi sağlıklı mı?
Tibet Budizmi eğitmenlerinden Rod Owens "Öfkeyi dizginlemeyi öğrenirsek, öfkenin güçlü ve dönüştürücü bir öğretmen haline gelebileceğini" söylemiş. "Öfkeye, değerli ve güzel olduğunu düşündüğüm herkese veya her şeye davrandığım gibi davranmak." ifadesi ilk başta şaşırtıcı gelebilir ancak öfkenin çıkış sebebini fark etmek için alan açmak, öfkenin doğrabileceği olumsuz sonuçları ortadan kaldırmak için sağlıklı bir ilk adım gibi görünüyor. Yani öfke yönetimi konusunda uzmanlaşabiliriz aslında.
Ne dersin?
Neden öfkeleniyoruz?
Öfke, çoğumuzun nedenini incelemek yerine bastırmaya çalıştığı karmaşık bir duygu. Öfkemizi tutmamız, dışarı çıkartmamız, bastırmamız, yok saymamız veya cezalandırmamız yönünde oldukça değişken toplumsal öğrenilmişlikler ve yaklaşımlar var. Cinsiyet, yaş, sosyal statü gibi birbirinden farklı kategorilere ayrılarak değerlendirilen öfkeye; içimizdede gömülü bir şeyin getirdiği "ikincil" bir duygu olarak bakmaya başlasak, belki de onu; kırgınlıklarımızın koruması olarak görebileceğiz.
Öfkeyle ilişkimizi dönüştürebilir miyiz?
Hissettiğimiz tüm duygulara "acaba altında ne var?" farkındalığı ve merakıyla yaklaşmak, duyguyla çok daha yakın bir ilişkiye girmemize ve doğasını keşfetmemize de olanak tanır. Belki de öfke kurtulmaya çalışmamız gereken bir baş belası değil, bizi hayatta tutmaya çalışan dürtüsel bir tepkidir.
Öfkenin "Algılanan tehdit veya tehlikeye karşı verilen psikofizyolojik bir tepki" olduğunu okuduğumda, öfkelendiğim olaylar ve insan davranışları üzerine düşünmeye başladım. Derinlerde bir yerlerde hassas olduğumuz alanlara dokunulduğu ve bunun sonucu olarak da öfkenin dışarı çıktığı aşikar. Ancak aslında gerçek bir tehdit olmasa da, tetikleyici düşünceler veya koşullarla ortaya çıkabilen karmaşık bir duygu olabildiği de ortada.
Çözülmemiş bir acıyı maskelemek, kaygı veya depresyon gibi durumlar sonucunda, suçluluk veya utanç gibi duyguların kamuflajı olarak, değerlerimize dokunan sebeplerle veya adaletsizlik karşısında ortaya çıkabilen öfkemizin tehlikeli sonuçlara gitmesini önlemek ve öfkemizin derinlerinde gerçekten ne olduğunu anlayabilmek için de meditasyondan faydalanabiliriz.
Üstelik bu sayede belki de ortada olduğundan hiç haberimiz olmayan, bambaşka kişilik özelliklerimizi ve duygularımızı fark etme şansı da elde ederiz. Üstelik öfke özellikle etik, ahlak, hak, adalet gibi kavramlar söz konusu olduğunda yanlış giden düzene veya mağduriyet yaratan bir duruma baş kaldırmak için sağlıklı bir ilk adım. Yani öfkemizden kurtulmak yerine onu tanımak, adlandırmak, yargılamamak ve sağlıklı bir forma dönüştürmek hünerini göstermeyi öğrenebiliriz.
Öfkeye meditatif bir yaklaşım
Öfkelendiğimizi hissettiğimizde ondan kurtulmak yerine öfke sebebiyle vereceğimiz muhtemel tepkileri ortadan kaldırmak adına bir an durmayı, sakin bir alana geçmeyi, gözleri kapatmayı ve nefese odaklanmayı seçebiliriz.
Meditasyon veya nefes çalışmaları konusunda henüz yeterli pratiğe sahip değilsek, yürüyüş meditasyonu, duş meditasyonu gibi uygulamalardan faydalanabiliriz.
Burada hedef farkındalık tohumlarını atmak ve öfkeye sebep olanların bilinçli zihnimize gelmesini sağlamak.
Öfkeyi kovalamak veya kaçırmak yerine "Nefes alıyorum, öfkeliyim, öfkenin içimde olduğunu biliyorum, öfkemin sebeplerinin farkında varmak için kendime izin veriyorum" gibi ifadeler kullanarak öfkemizi anlamak için bir alan açabiliriz. Başımız ağrıdığında ona kızmayız, onunla ilgileniriz, öfkemize de bu şekilde yaklaşmak, ondan kaçmamak veya ondan nefret etmemek yolunu seçebiliriz. Bu bizim öfke sonucunda yaptığımız eylemleri dönüştürmek için ufak ama önemli adımlardan biri olabilir.
Bunu bir oyun haline getirip, "Hey, öfkem. Söylesene neden ortaya çıktın?" dercesine müzip bir merakla bilincimizin arşivlerinde gezintiye çıkmayı seçebiliriz. Orlarda durup, öfkemizi tetikleyen ve bizi öfkeli bir şekilde belkide sonradan pişman olacağımız eylemlere doğru iten sebepler, duygular, hatıralar, kalıplar, bakış açıları her neyse artık fark edebiliyor muyuz bakabiliriz.
Çoğu zaman fark ederiz ki, öfkelendiğimiz durum veya kişi ikincil sebeptir. Mevcut duruma veya kişiye öfkelenmekte haklı oluşumuz, duruma veya kişiye karşı yıkıcı tepkiler vermemizi normalleştirmediğinden öfkemizi sağlıklı bir şekilde ifade edebilmenin yöntemlerini araştırmak için bir fırsat yakalabiliriz.
Yapıcı, dönüştürücü, iyileştirici ve birleştirici yöntemler buldukça yaşam hepimiz için daha keyifli ve daha adil olmaz mı. Ne dersin?
Comments